- yaglamak
- yağlamak III, 308, 319
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
yağlamak — i 1) Yağ sürmek 2) tek. Sürtünen iki yüzey arasına, kaymayı kolaylaştırmak için yağlı bir madde sürmek 3) argo Dalkavukça övmek, yağ çekmek Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller yağlayıp ballandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tabanları yağlamak — alay 1) uzak bir yere yayan gitmeye hazırlanmak 2) hızlıca koşmak, kaçmak En iyisi, çantayı da tabancayı da atıp tabanları yağlamaktı. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
maylamak — yağlamak, semirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağlamışı — yağlamak fi li, moğullarda ilk evvel bir deli kanlının şikyare gitdiyi vakit büyük parmağını yağ ile sürerler ve buna sağlamış tâbir ederler … Çağatay Osmanlı Sözlük
SAFD — Yağlamak. * Sağlamlaştırmak, muhkem etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bezirlemek — i Bezir yağı ile yağlamak, bezir yağı sürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gres pompası — is. Makine aksamını gresle yağlamak için kullanılan pompa … Çağatay Osmanlı Sözlük
silindir yağı — is. Yüksek viskoziteli ve parlama noktası yüksek olan, buhar makinelerinin valf ve silindirlerini yağlamak amacıyla kullanılan bir yağlama yağı … Çağatay Osmanlı Sözlük
taban — 1. is. 1) Ayağın alt yüzü, aya 2) Üstü kapalı bir yerin gezinilen, ayakla basılan yüzü, tavan karşıtı 3) Ayakkabının alt bölümü 4) Kaide 5) Bir şeyin en alt bölümü 6) Değerlendirmede en alt derece 7) Bir toplumu, bir kuruluşu oluşturan, yönetime… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağlama — is. 1) Yağlamak işi 2) hlk. Küçük tabak büyüklüğünde açılan yufkaların tavada pişirilmesinden sonra aralarına kıymalı iç konulup üzerine sarımsaklı yoğurt dökülerek hazırlanan bir yemek Birleşik Sözler yağlama yağı yağlama yıkama … Çağatay Osmanlı Sözlük